Büyük sırrın mühürlediği dostluk: Damdaki Melek
Dört sayısını aklınızda tutun, zira bu yazı esnasında karşılaştığınız her şey dört kişilik olacak! Dört kişi: Baffert, Payet, Rippert, Roumiguière kafa kafaya verip Mavi Kirazlar’ı yazacaklar mesela. Mavi Kirazlar’ı, yani dört arkadaşı: Violette, Satya, Amos ve Zik’i… Bitmedi: İlk iki kitap “Damdaki Melek” ve “Yol Filmi”ne eşlik edecek iki kitap daha var. Yani tamamlandığında, Mavi Kirazlar dört ciltlik bir dizi olacak! Madem öyle “Damdaki Melek”le birlikte bu dört kahramana azıcık daha yaklaşalım!
Onların bir antlaşması var: “Kirazlar Antlaşması”. 14’lerine bastıkları yaz imzaladılar bu antlaşmayı, masumiyetlerini kaybettiklerini düşündükleri o yaz. Her şeyin başladığı sırla mühürlenmiş arkadaşlıkları arasındaki ipler zaman zaman gerilecek; çünkü isimleri ve de cisimleri kadar farklılar birbirlerinden!
Violette… Peşinde tanımadığı biri ve önünde, hiç çıkmak istemediği bir seyahat. Bir tatili Kirazlar’la geçirmek varken büyük dayısı Ernesto’nun evine gidecek. Üstelik ne twitter ne facebook ne de Messenger var. İşin özü: İnternet yok. Sadece o olmasa iyi, telefonla konuşacak sinyal bile yok! Yani Violette bu tatil başına ne gelirse gelsin, Kirazlar’la iletişim kurmaktan mahrum kalacak… Başına ne mi gelebilir? Varlığını inkar ettiği aşka tutulabilir belki? Oysa “aşk diye bir şey yok”la “aşk her zaman aşk” arasında gidip geldiğini duymak ister onu en çok eleştiren Zik’ten…
Zik… Kendi tanımıyla “anne tarafından keçi, baba tarafından kaçak köle” o. Gece yarıları Paris’in damlarında dolaşmaya bayılan Kiraz. Şehri yukardan izlerken tüm sıkıntılarını bulutlara emanet eden de o. Hayatının rüyasını yine aynı damlarda görecek ve hatta “meleklerin müziğini” duyacak olan da… Bir yabancının ardından o yüksekten, yer altının dehlizlerine indiğinde her şeye bakışı değişecek mi, yoksa yalnızca uyurgezerliğini aşmış olduğunu mu fark edecek?
Satya… Onun heyecanı, “E.D.” imzalı bir notla başlayacak. Peki kim bu E.D.? Satya kendisine bırakılan notun yazarının peşine inatla takılırken, gizemli notlar birbirini takip edecek. Bu keyifli oyun, Satya’yı zaman zaman sinirlendirse de, yanıtı bulana kadar durmak yok! Ama bazen bazı soruların cevapsız kalması, havada kalması daha iyidir… (öyle midir sahi?)
Amos… Kabusları ve telefon sapığıyla başı dertte. Ama peşindeki sorunlardan teker teker kurtulmaya yemin etmiş gibi bir hali var. Oysa şimdiden yenileri sırada bekliyor. Tüm gezegende cep telefonu kullanmayan tek genç olma özelliğine sahip. Ayrıca kendinden 180 derece farklı karakterde bir ikiz kardeşe. En büyük tutkusu okçuluk sayesinde yeni bir aşka mı yelken açacak, yoksa…
Bol soru işaretli ve bol üç noktalı bir yazı bu. Tıpkı Kirazlar’ın hayatı gibi. Aynı düzlemde yaşıyormuş gibi görünseler de, dünyanın uzak noktalarındaki şehirler gibiler. Yalnızca birbirlerine eşlik ediyor Kirazlar. Sinematek’te gösterilen eski filmlerle teselli buluyor, şarkı sözlerine fazlaca anlam yüklüyor, şairlerle platonik aşk yaşıyor ve kendi dertleri boylarının bin beş yüz misliyken, bir de ortak sırlarının yükünü taşıyorlar…
Bu dört gencin öykülerini kendi gözlerinden, kendi melodileriyle dinleyip, söz sırası son Kiraz Amos’a geldiğinde, çoktan Mavi Kirazlar’dan biri olmaya başladığınızı hissederseniz, unutmayın: Devamı “Yol Filmi”nde!