Kadınlara bakış açımız
Dün Türkiye tarihi bir gece yaşadı. Süper Lig’de Fenerbahçe ile Manisaspor arasında oynanan maç, Fenerbahçe’nin cezası nedeniyle seyircisiz oynanacaktı, ancak Türkiye Futbol Federasyonu tarihi bir karar alarak artık maçların seyircisiz oynanmayacağına, maça taraftarların yerine kadınların ve çocukların gideceğine karar verdi. Bu kararın uygulandığı ilk maçta da Fenerbahçe tribünleri, 42.000’e yakın kadın ve çocuğa ev sahipliği yaptı. Kesinlikle çok hoş ve renkli görüntüler ortaya çıktı, ancak bu kararda sizce de garip bir taraf yok mu?
Yüzlerce yıldır kadınların ikinci sınıf insan muamelesinin toplumda açtığı yarayı, bir nebze de olsa, “pozitif ayrımcılık” denen bir nevi özür mekanizmasıyla tamir etmeye çalışan erk, bana kalırsa yanlışın üstüne başka bir yanlış tuğlası koymaktan başka hiçbir işe yaramadı. Bu mantığın devamı ve sürdürücüsü olarak da Federasyon, kadınları ve çocukları yasağın dışında tutarak onların taraftar olma ya da yasağa konu olan her neyse, ondan muaf tutulmama hak ve özgürlüklerine ipotek koymuş oldu. “Asıl” olan taraftar tribünlüğünden, “yedekte” görülen bir kadın topluluğuna geçiş, var olan kadın erkek kodlarını derinleştirmekten ve onamaktan başka bir işe yarayabilir mi ki?
Kadınları her zaman bir süs olarak görme eğiliminde olan erkeğin, dünkü maça yaklaşımları da benzer minvalde gerçekleşti. Yayıncı kanal, Fenerbahçe golü attığında, normalde olduğunun aksine sevinen futbolcuları değil, sevinen tribünlerdeki kadınları gösterdi. Dakikalarca. Futbolcular, “Maçı mı izleyecekler, çocuklara mı bakacaklar,” sözde esprisiyle, kadın erkek ikiliğinde nerede durduklarını göstermekte beis görmediler. Maçın sonrasında ve maç sürerken yapılan yorumların, kadınların futbol bilgisi eksikliğine dair göndermelerin hepsinde, “yazık” minvaline oturtulan ve bu yüzden de şirin bir kalıba sokulan kadınların ikinci sınıflığı, bas bas bir kez daha bağırıldı. Hem de tüm Türkiye’ye. Twitter Türkiye’de şu anda en çok konuşulan ilk 10 konu (hashtag) arasında Şükriye Saraçoğlu*’nun olmasını neye yormalı? Bundan daha büyük eşitsizlik olur mu, bilemiyorum.
Bir üzüldüğüm nokta da kadınların buna prim vermiş olmaları. Bir kadın olsaydım ve tamamı erkeklerden oluşan bir Federasyon’un, beni aciz bir insanmışım, şiddet bile gösteremeyen bir bibloymuşum gibi görmesine tepki gösterir maça gitmezdim. O stadı bomboş bırakır, “Siz istediğinizde değil, ben istediğimde maça gelirim,” derdim. Futbolun erkek bir mesele olduğunu bir kez daha onaylayan, kadınların, evlerinde oturup çocuk bakarak yemek yaparak yaşayan bir canlı olduğunu bir kez daha zımnen kabul eden ve toplumsal kodlarını sarsmadan eşitsiz rolleri iktidar eliyle bir kez daha dağıtan dünkü maç, evet bana göre Türkiye için tarihi bir olaydı, ancak aynı oranda talihsiz bir tarih.
__________
* Fenerbahçe stadının adı Şükrü Saraçoğlu.