Dağın haberi olsun #6
Hayatınızın acılarından ne yapabilirsiniz?
Hepimizin, bazen katlanamadığımız bazen unutmaya çalıştığımız çok büyük acılarımız var. Kimisi bitmiş, bizi şu anda olduğumuz insan yapmış; kimisi geçmişten bu yana süregeliyor ve bizi başka bir insan yapmaya devam ediyor. Anlatacak bir sırdaşı olanlar anlatıyor, katlanamayanlar unutuyor ya da kendilerini başka bir yere kanalize ediyor, bazıları da bunu yazıyor. Beş yaşında babasının tecavüzüne uğrayan ve üç yıl boyunca bu felakete katlanan biri, 16 ile 28 yaşları arasında da uyuşturucu bağımlısı hâline geliyor. Üçüncü sayfa haberlerine konu olacak bir yaşamı olan Edward St Aubyn, hayatının bu gerçeklerini yazarak kusma yolunu tercih etmiş, 2006 Booker finalisti İngiliz bir yazar. “Yazmak benim için felaket bir şey,” diyor. “Yaşadığım 22 yıllık acı deneyimi, zevk veren bir okuma deneyimine dönüştürmeye çalıştım. Amacım itiraf etmek değil, sanat yapıtı oluşturmaktı.” Acılarından kitap yaratan daha kaç yazar var acaba bu dünyada?
Kaynak: http://bit.ly/p08eoW
***
Romanlardan sözlüklere yerleşen kelimeler
Dilin sürekli gelişen, büyüyen ve yenilenen yapısı, yeni sözcüklerin üremesine ve kullanılmayanların da zamanla tükenmesine neden oluyor. Eskiler gidiyor, yerine yenileri geliyor ve sürekli bir devinim, dili ve insanı canlı tutuyor. İngilizce’de, buna çok güzel örnek oluşturabilecek bir durum var. Klasikleşmiş kitaplarda geçen sözcükler, o kitapta kullanıldığı anlamıyla günlük hayata girmiş durumda. Bunun en önemli ve büyük örneği, bu sene 50. yılını dolduran ve bizde de Madde 22 olarak çevrilen Catch 22. Bir paradoksu anlatan bu ifade, İngilizce’ye de aynı anlamıyla girmiş durumda. Bunun dışında, Shakespeare’in unutulmaz oyunu Venedik Taciri’nin baş aktörlerinden olan, Yahudi tüccar Shylock, İngilizce’ye tefeci anlamıyla girmiştir. Bununla ilgili listeyi aşağıdaki kaynaktan bulabilirsiniz. Gönül isterdi ki “kuyara” ve “adako” da Türkçe sözlüklere girsin!
Kaynak: http://bit.ly/mZd4rz
***
Yazarlar, e-kitaplarını düzeltme hakkına sahipler mi?
Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur romanını önce üç bölümlük hâliyle yayımlamıştır. Ancak aradan zaman geçtikten sonra, Mümtaz isimli yeni bir bölüm daha yayımlayıp kitabı baştan aşağı değiştirmiştir. Dolayısıyla Huzur’un, yazarın elinden çıkan iki farklı hâli var gibi görünür, ama elbette son yazılan edisyon Huzur’un nihai hâli olarak okunur. Peki, e-kitaplar çıktıktan sonra, yazarların, kitaplarını düzeltme hakları olacak mı? Bölüm eklemek ya da silmek isteyen yazar, bunu yapabilecek mi? Elbette basılı kitaplarda da düzeltme ve değişiklik yapılabilir, bunda bir sınır yok ancak bu işin elektronik olarak yapılması, takip sürecini zorlatabilir ve okurların/yayıncıların, bunu fark etmelerini ortadan kaldırabilir. İlginç ve tartışmaya açık bir konu.
Kaynak: http://bo.st/qvkGcl