Selam sana, Saruman!
Daha önce de bir başka yazıyla Christopher Lee’ye veda etmiştim. Ama üstadın meslek hayatı öyle zengin ki, insan rahatlıkla beş yazı da yazar. Oynadığı sinema ve TV filmlerinin sayısı, kaynağına göre 250 ile 280 arasında değişiyor.
Saruman artık bizimle birlikte değil, başka bir boyuta geçti. Çünkü yaratıcısı Sir Christopher Lee, 93 yaşında bu dünyayı terk etti. Ne hayattı ama! Beş yıllık bir İkinci Dünya Savaşı tecrübesi, kendini gösterene kadar küçük rollerle geçen yıllar ve sonra nihayet upuzun boyuna (1.96 m) uygun bulunan bir rol: Frankenstein’ın canavarı. Çok güzel bir bariton sese sahip Sir Lee, bu boy yüzünden operacı da olamamıştı. Ama korkunun efendisi olmasını sağlayan rollerde hiç kimse onun boyundan şikayet etmedi. Christopher Lee, başka pek çok ‘kötü’ karakterin yanı sıra, Drakula, Mumya, Fu Manchu, Kont Dooku ve Saruman oldu. Hem Sherlock, hem de Mycroft Holmes’u oynayan tek kişidir. Hatta Sir Henry Baskerville bile olmuştu.
Aslında ben daha önce de bir başka yazıyla Christopher Lee’ye veda etmiştim. Ama üstadın meslek hayatı öyle zengin ki, insan rahatlıkla beş yazı da yazar. Oynadığı sinema ve TV filmlerinin sayısı, kaynağına göre 250 ile 280 arasında değişiyor. Sir Christopher Frank Carandini Lee, kendi kuşağının bu kadar çok filmde oynamış, çoğunda yıldız olmuş tek aktörü olsa gerek. Yarım yüzyıldan uzun bir meslek hayatına sahip olan Lee, sonuna kadar profesyonelliğe noktası noktasına uyan, çok yetenekli bir aktördü. Birinci Dünya Savaşı kahramanı bir baba ile İtalyan asili bir annenin oğluydu. Kendisi, 1961 yılında Danimarkalı model ve ressam Birgit “Gitte” Krøncke ile evlendi, aktörün ölümüne kadar 54 yıl süreyle evli kaldılar. Bir kızları oldu. Aktör, ona böyle bir evliliğin nasıl mümkün olduğunu soranlara, “Harikulade biriyle evleneceksiniz,” derdi.
Lee nefis sesini, annesi Estelle Marie’ye (asıl adıyla Carandini di Sarzano) borçluydu. Pek çok filmi seslendirmiştir. Aralarında, adı jenerikte geçmese bile, Agatha Christie filmi Ten Little Indians / On Küçük Zenci’nin (1965) esrarengiz ev sahibi U. N. Owen da var. Birkaç Tim Burton filmi de seslendirmişti. Hem oynayıp, hem şarkıcı olarak katkıda bulunduğu filmleri unutmayalım. Bariton sesini dinleyebileceğimiz eserlere iki senfonik metal albümünü de ekleyelim: Charlemagne: By the Sword and the Cross (2010) ve devam albümü Charlemagne: The Omens of Death (2013). Hazret bu albümleri yaptığında, sırasıyla 88 ve 91 yaşındaydı. Çabasının karşılığını 2014 Metal Hammer Altın Tanrı Ödül Töreni’nde “Metalin Ruhu” ödülüyle aldı.
“Yüzüklerin Efendisi” nin Saruman’ını oynamak için seçilmeden önce de Tolkien kitaplarına çok ilgi duyardı. Yazarın bütün kitaplarını her yıl yeniden okurdu. Öyle ki, söyleşilerde “Yüzüklerin Efendisi” hakkında, değme Orta Dünya hayranının bile bilmediği ayrıntılardan söz ederdi. Hobbit’i ise 1945’te Kraliyet Hava Kuvvetleri’nden ayrıldıktan sonra okumuştu. Sir Christopher ayrıca, JRR Tolkien ile şahsen tanışmış olan tek “Yüzüklerin Efendisi” kadrosu elemanıydı. Yazarla bir pub’da karşılaştığında gençmiş. Onun o kadar büyük bir hayranıymış ki, heyecandan dili tutulmuş ve sadece “Nasılsınız?” diyebilmiş. Hatta kendisine bakılırsa, onu bile söyleyememiş. “Orada oturmuş konuşuyor ve bira içiyorduk ki, biri, ‘Bak hele, kim geldi?’ dedi. Profesör Tolkien’di, az daha iskemlemden düşecektim. Yaşadığını bile bilmiyordum. İyicil görünüşlü bir adamdı, pipo içiyordu. İçeri girdi. Ayaklarının altında toprak olan bir kırsal kesim İngilizi. Ve bir dehaydı, inanılmaz entelektüel bilgiye sahip biriydi. Grubumuzdan birini tanıyormuş. O da, ‘Ah, Profesör, Profesör…’ diye seslenince, Tolkien yanımıza geldi. Hepimiz ‘Nasılsınız?’ dedik. Ben ise elbette diz çöktüm ve ‘Na.. nas… nas…’ diyebildim.”
Kendini hep Gandalf olarak görürmüş. Peter Jackson’ın, o çok kıymetli kitabını sinemaya uyarlayacağını duyunca hemen ajanını aramış. Gandalf’ı oynayamayacak kadar yaşlı olduğunu bilse de, okumaya gitmiş. Rolü alamamış, ama Saruman için okumaya çağırmışlar. Onda başarılı olmuş.
Lee ile “Gandalf” Sir Ian McKellen, daha önce hiçbir filmde birlikte oynamamışlardı ama çabucak arkadaş olmuşlar. Lee, McKellen’dan on yedi yaş büyük olsa da, setteki en yaşlı aktörler onlardı. McKellan Gandalf’ı oynamak için seçildiğinde 61, Lee ise 78 yaşındaydı. Şampiyon bir eskrimci, çok iyi bir kriketçiydi. Mümkün oldukça dublör kullanmamak için ısrar ederdi, üç dublör sendikasına üyeydi.
İlginç bir nokta daha, Sir Christopher Lee’nin bu uzun meslek hayatında En İyi Film Oscar’ı alan sadece iki filmde oynamış olması: 1948 yapımı Hamlet ile, 2003 yapımı The Lord Of The Rings: The Return Of The King / Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü. Her ikisi de En İyi Film Ödülü alan ve aralarında elli yıldan fazla süre olan iki filmde oynamış tek oyuncu olduğunu da belirtelim.
Altı dili iyi konuşan, kimilerinde de dedini anlatabilen Christopher Lee, filmlerinde üç kez yaralanmış: Birinde kafa üstü cam pencereye çakılmış, Drakula rolünde açık bir mezara düşüp yaralanmış ve Errol Flynn’le yaptığı sarhoş bir kılıç çatışmasında eli yarılmış. Her aktörden fazla düello yapmıştır. İngiltere’de on beşinci yüzyıldan beri görevli olan bütün cellatların adını sayabilirdi. Üstelik, ergenlik çağındayken, Fransa’da halka açık bir şekilde giyotinle idam edilen son kişi olan Eugen Weidman’ın idamına tanıklık etmişti. Savaş deneyimi onu bir ölçüde katılaştırmıştı. Sayısız yaralanma, işkence, ölüm gördüğünü söylerdi. “Ölmemek için öldürmek zorundaydın. Bu da yetkililerce onaylanıyordu.”
Gerçekten de Sir Christopher Lee hakkında beş ayrı yazı yazılabilir. Öyle zengin bir hayatı var ki. Güle güle Saruman! Özellikle The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring / Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği’nde (2001) dağı, Kardeşlik elemanlarının üstüne yıkılmaya ikna etme girişimini unutmayacağız.