Azizim Valentine

Karikatür: Cul de Sac, Washington Post, Şubat 2004

Azizim Valentine

SEVİN OKYAY
Zamanlı Zamansız - 14 Şubat 2015

Önceleri, Valentinus isimli azizlerle aşk arasında bağ kuran olmamış hiç. Valentine günü, daha çok fedakârlığı kutsayan bir gün olagelmiş. Acaba diyorum, öyle kalsa daha mı iyiymiş?

Aziz Valentine’in günü hepinize kutlu olsun demeye nedense içim elvermedi. Yazıyı yarın yazsaydım, “geçmiş olsun” diyebilirdim tabii. Bütün belli günlerin belası, istediğini bulamamak, bulduğuyla tatmin olmamaktır. Acaba öyle mi noktalanacak? Biz gene de, “İyi geçiyordur inşallah,” diyelim.

Ben çocukken (farklı bir yüzyıl ve farklı bir evrenden söz ediyorum), hayatta St. Valentine’s Day diye bir şey olduğunu, Amerikan Boyd Neşriyat Bürosu’ndan çıkan Sensible Kate (Akıllı Kate) adlı kitap sayesinde öğrenmiştim. Kate, yaşlıca bir çiftin evlat edindiği bir kızdı. Bir tür ‘koruyucu aile’. Kitabın adındaki gibi aklı başında bir kızdı; sıçan kuyruğu gibi örgüleri vardı, bir de (uydurmuyorsam) kızıl saçlı ve çilliydi. Bu kızcağız gösterişsiz olduğu için hep gösterişli kişilere heves ederdi. Sonra vazgeçti gibi hatırlıyorum, akıllı ve uslu bir çocuk olmanın tadını çıkarmaya başladı. Aklı başında çocuklar büyüyünce gösteriş düşkünü çocuklardan daha ilgi çekici olurmuş meğer. Dedik ya, farklı bir evrendi.

Bana gelince, akılsız sayılmayacak bir çocuktum. Gerçi annem, “Çocuğum, bazen bakıyorum adamakıllı akıllısın; bazen de bakıyorum, sırılsıklam salaksın,” derdi ama, olsun. Ama Akıllı Kate’i sevmiştim nedense. Belki kendini yalnız hissettiği, sevilmediğini düşündüğü için. Belki de özendiği o akılsız sınıf arkadaşları aslında beş para etmez kızlar olduğu için. Küçük Prenses’in kahramanı Sara’nın can düşmanı Lavinia’yı hatırlatıyorlardı bana. Lavinia’dan hiç hazzetmem. Genelde bukleli, kendini beğenmiş kızlardan hazzetmem.

Demek istediğim o sıralar Valentine Günü kartları aile mensuplarına, sevdiğin insanlara, arkadaşlarına gönderiliyordu. “Sevgililik” şartı yoktu, hediye falan da almıyordun. Belki kendin bir şeyler yapıyorsundur, çünkü kartların da senin elinden çıkmış olanları makbuldü. Zarfları süsler, bazen küçük kutular yaparlardı, fiyonklu cinsinden. Arkadaşım Ali Sönmez, Amerika’da durumun halen de böyle olduğunu, bu işi sevgiliye hediye almaya Türkler’in bu kadar indirgediğini söylerdi. Büyük ihtimalle haklıdır. Hem artık Anneler Günü gibi, Sevgililer Günü de insanlara para harcatmak, harcamazsa vicdanını sızlatmak üzerine kurulu.

Aziz Valentine Günü, Valentine Günü, ya da Aziz Valentine Şöleni dünyanın pek çok yerinde, 14 Şubat’ta kutlanır ama ille de bayram değildir. Valentinus isimli çeşitli Hıristiyan azizlerinin inançları uğruna ölmesi destanlarına dayanır. Romalı Aziz Valentine, hakkıyla savaşamazlar diye evlenmeleri yasak olan askerleri evlendirir, Roma’nın mahkûm ettiği Hıristiyanlar’ın yardımına koşarmış. Efsaneye göre, zındancısı Asterius’un kör kızı Julia’yı tedavi etmiş ve öldürülmeden önce, “Senin Valentine’ın” imzalı, dünyanın ilk Valentine kartıyla veda etmiş.

Yani işler, pek bugün olduğu gibi değilmiş. Aziz Valentine gününde kart, çiçek, çikolata gönderme âdeti Birleşik Krallık’ta başladı. Başka kutlama şekilleri de vardı. Derler ki, Norfolk’ta Jack ‘Valentine’ adlı bir karakter, o gün evlerin arka kapılarını vurup çocuklara şekerler, armağanlar bırakırmış. Çocukların gene de ondan korktuğu söyleniyor. Kimilerine göre de, Aziz Valentine baharın müjdecisiydi. Köklerin anahtarını getirir, bağlar ile tarlalarda çalışmaya o gün başlanırdı. Kuşlar da o gün birbirlerine evlenme teklif ederdi. Bu kutlu günün aşkla bağlantısı ise ilk olarak 14. yüzyılın ünlü şairi Geoffrey Chaucer’ın dizelerinde ortaya çıkmış. Ondan önce Valentinus isimli azizlerle aşk arasında bağ kuran olmamış hiç. Valentine günü, daha çok fedakârlığı kutsayan bir gün olagelmiş.

Acaba diyorum, öyle kalsa daha mı iyiymiş? Daha mı anlamlı olurmuş? Ya da belki, Akıllı Kate’te olduğu gibi aile, akrabalar, arkadaşlar, büyüklü-küçüklü birbirini düşünen, seven insanların gönderdiği kartlar, hediyeler, bunları alan kişiye duyduğumuz dostluğu, sevgiyi mi ifade etseymiş? İnsanlara onları düşünen kişiler olduğunu hatırlatıp güven mi verseymiş?

Her neyse, bugünkü durumdan memnunsanız eğer, Aziz Valentinus’un fedakârlık örneğine, ya da Chaucer’ın ortaçağ aşklarına döneceğiz diye endişeye kapılmayın. Her şeyden önce, masum kartların yerini alan kıymetli hediyeleri yapanlar buna izin vermez. Kendimizi “Valentine’in” imzalı kartlarla veda ederken buluruz. Ama isteyen, sırf hatırlama adına sevdiği kişinin Günü’nü bir çiçekle kutlayabilir elbet. O kişiyi iyice tanıdığınızdan eminseniz, tabii.

Olsun canım, pişmiş aşa soğuk su katmayalım şimdi. İlle de pahalı hediyeler alıp sevginizi keseyi boşaltarak kanıtlamaya gerek yok. Belki bir yemek, bugün sadece İstanbul’daki otuz kadar konserden birine gitmek, ya da malum çiçek ve belki çikolata eşliğinde başbaşa bir romantik komedi izlemek de günün anlam ve önemini ifadeye yeter.

Valentine’ınızdan bir öneri işte… Ne diyelim, kutlu olsun!

 

, , , , , , , , , , , ,
Share
Share