Devlet yaratığı
Devlet sinemaya gitmiyor. Ne başını, ne sonunu, bilmiyor. “Sinema çıkışındaki insanın halet-i ruhiyesi” ayrı bir yazı konusu –ki Yusuf Atılgan muazzam anlatmıştır. Onu da bilmiyor… Devlet Yusuf Atılgan’ı tanımıyor.
Devlet eli-kolu olan, sevimsiz bir yaratık. Parlak renkli ve ses çıkaran nesnelerle uğraşmayı seviyor. Ahtapota benziyor. Lakin ki ahtapotlar insandan sakınır. Hem üç kalpleri vardır. Devlet ahtapota hiç benzemiyor…
Devlet doğası gereği kontrolü, nizamı seviyor. Kravat takıyor, üniforma giyiyor, saçını tarıyor ve düzenli tıraş oluyor. Sabah erken yatıyor, geceyarısı olmadan uyuyor.
Devlet tan vakitlerini görmüyor. Sonbahar ayazına rağmen camı açıp sigarasını yakmayı, güneşin doğuşunu görmeyi bilmiyor. Devlet cuma öğle sonralarında yaşıyor. Biz gidelim derken kalmayı, sıkılırken keyiflenmeyi biliyor.
Devlet sinemaya gitmiyor. Ne başını, ne sonunu, bilmiyor. “Sinema çıkışındaki insanın halet-i ruhiyesi” ayrı bir yazı konusu –ki Yusuf Atılgan muazzam anlatmıştır. Onu da bilmiyor… Devlet Yusuf Atılgan’ı tanımıyor.
Devlet bir üzmeyi biliyor, o da ona yetiyor. İlkokulda, babası aynı okulda öğretmen olduğu için kantinde sıra beklemeyen çocuğa benziyor. Lisede, müdür yardımcısının tokadına; üniversitede, okuldan atılmaya… Devlet gözümüzde giderek büyüyor ve bu esnada kendisini seveni de, sevmeyeni de bile bile kırıyor. Ders olsun diye kirli ellerini kalbimize değdiriyor.
İnsan kelimeler ve fikirler sayesinde “anadan doğma” değilse bile, “babadan öğrenme” eminliklerden kurtulduğunda, ilkin gücü ve hırsı değil, gözyaşını ve ahı görüyor. Damlalardan biriken göle ve üzerinde yansıyan çirkin surata bakıyor. Adını bütün dillerde “devlet” koyuyor. Bu yetiye Türk lisanında “vicdan” deniyor.
***
Maveraünnehir coğrafyada uyurgezer bir yer adıdır. Senden habersiz, sen neredeysen oradadır. Ve akıllara cevabını yalnız sivillerin kestirebileceği bir soru getirir…
– Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
– Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.
Yani ki Gezi’ye, Lice’ye de…