!f gene burada!
Festivaller, ödüller, eleştiriler birbirini öyle hızla izliyor ki, artık onları yıllarıyla değil; filmleri, müzikleri, romanlarıyla hatırlıyoruz. Daha on gün önce bir başka yazının içine, bir vakitler !f’te izleyip çok sevdiğim Wendy & Lucy’ye ilişkin bir paragraf sıkıştırmıştım. !f’in programına bir baktım, yönetmeni Kelly Reichardt bu yıl da son filmi Certain Women/Mutlak Kadınlar ile festivale katılıyormuş. Üstelik, yönetmenin köpeği Lucy ile ilk filmin başrollerini paylaşan Michelle Williams da bu filmde oynuyormuş. Bir nevi aile durumu.
Açılış gecesine gidip Moonlight/Ay Işığı’nı izleyemediğim için işimi perşembe akşamına bırakmıştım. Bu zamana kadar göremediğim Moonlight’ı izlemek bir iş halini almıştı çünkü. Ama !f filmi olarak izlemek en iyisiymiş. Barry Jenkins’in filminin, çoğu önemli dallarda olmak üzere 8 adaylığı var. Görmeden önceki kanaatime göre de görenler ya çok seviyor ve duygulanıyordu ya da filme hiçbir anlam verememişlerdi. Jenkins kahramanını üç bölümde anlatmış: çocuk, yeniyetme, genç yetişkin. Tarell Alvin McCraney’nin In Moonlight Black Boys Look Blue adlı oyunundan uyarlanan Altın Küre’li Ay Işığı’nın (Uyarlama Senaryo Adayı) her yaştaki oyuncuları, şiddeti geride tutmayan filmde yumuşak, ekonomik oyunlar sunmuş. Bir çocuğun olumsuz şartlar altında büyümesi, kendini bulmaya çalışması üzerine şahsen beni çok etkileyen bir film. !f’te gösterimleri bitti, ama dün ticari gösterime girdi. İlginizi çektiyse orada, yani.
Evet, !f de gene burada! 16. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali temasını “İyileştiren Şeyler” olarak belirlemiş. “Türkiye’nin ve dünyanın içinden geçtiği kaosa karşı ‘iyileştiren şeyler’ önereceklerini” söylüyorlar: !f İstanbul, seyirciyi filmlerde, müzik etkinliklerinde ve özel sohbetlerde buluşturup “birlikte şifa yolları aramaya davet edecek”.
Bu arada, İstanbul’da Kanyon, City’s, Budak CKM’nin yanısıra, festivalin yeni sinema salonu Akasya ile Kadıköy’deki salon sayısı ikiye çıktı. Ankara Armada ve İzmir’deki Konak Pier ile gösterimler devam ediyor. (Hepsini “Cinemaximum” parantezine alıyoruz.) Festivalin etkinlik mekânları ise (İstanbul’da) bomontiada, Babylon ve Alt Sanat Mekânı.
Ang Lee sever misiniz? Hani, Brokeback Mountain/Brokeback Dağı, Pi’s Life/Pi’nin Yaşamı falan… Onun, David Fountain’ın kitabından uyarladığı Billy Lynn’s Long Halftime Walk/Billy Lynn’in En Uzun Yürüyüşü de programda. Domingo Yayınları’ndan Bana Kahraman Olduğum Söylendi adıyla çıkmıştı. Filmi de kitabı kadar çarpıcıysa, kaçırmayın derim. En son Boyhood ile zihnimize bir büyüme hikâyesi kazıyan Richard Linklater, şimdi de 80’lerde bir grup kolejli beyzbol oyuncusunun neşeli hayatını anlatıyor. Everybody Wants Some!!/Herkes Biraz İster!! olumlu eleştiriler aldı. I, Robot’un başarılı oyuncusu Rami Malek ise, Buster’s Mal Heart/Buster’ın Hasta Kalbi ile !f’te.
Norveçli Rune Denstad’ın zorunlu göçmenlik sorununa, para peşinde sığınak yöneticileri ve profesyonel göçmenlerle kendi yorumunu getirdiği Welcome To Norway/Norveç’e Hoşgeldiniz bir İskandinav komedisi örneği. Benim de ilk !f filmim oldu.
!f’in bir de, yılın ilham veren yönetmenini arayan Keşif Yarışması var, biliyorsunuz. İşte 2013’te bu yarışmayı kazanan Kleber Mendonça Filho’nun Cannes’da övgüyle karşılanan Aquarius da bu yılki listede. Özellikle başrolde 67 yaşında, ama hâlâ güzel Sônia Braga’nın müthiş bir performans sunduğu Aquarius da aklınızda olsun.
Sonra animasyonlar, elbette. Oscar ödüllü Hollandalı Midhaël Dudok de Wit’in Cannes’ın Belirli Bir Bakış bölümünde Jüri Özel Ödülü almış, Oscar adayı filmi The Red Turtle/Kırmızı Kaplumbağa’yı tavsiye ederiz. Yapımcı, Ghibli Stüdyoları. My Entire High School Sinking Into the Sea/Okulda Deniz Kazası ve bir Wishful Thinking / Tatlı Hayaller örneği gibi görünüyor, ama öyle değil. Gene de tavsiye ederiz. Bir Oscar adayı daha, Yabancı Dilde En İyi Film seçkisindeki A Man Called Ove/Hayata Röveşata Çeken Adam. !f’e göre bu yılki “kendini iyi hisset” filmleri arasında özel yerini alacak. Ben bir yer rica edeyim.
Reha Erdem ise son filmi ile Galalar bölümünün konuğu olacak. Koca Dünya, Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü aldı. Adana Film Festivali’nden ise dört ödülle çıktı: En İyi Film, En İyi Görüntü Yönetmeni, Türkan Şoray Umut Genç Veren Kadın Oyuncu ve Film-Yön En İyi Yönetmen Ödülü. Özellikle Zuhal karakteriyle Türkan Şoray Umut Genç Veren Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Ecem Uzun’a dikkat!
Size huysuz sınavcı gibi boyuna bir şeyler soruyorum, ama Trainspotting’i hatırlıyor musunuz? Danny Boyle 1996 yapımı bu unutulmaz filmi, Irvine Welsh’un sahiden de efsaneye dönüşmüş aynı adlı kitabından beyazperdeye uyarlamıştı. Bu acayip hikâye yirmi yıl sonrasıyla Edinburgh’da. Kaynak, Welsh’in devam romanı, kahramanlar gene Spud, Sick Boy ve Begbie. Danny Boyle ilk filminin oyuncularını korumuş. İşte T2 Trainspotting kapanışta o oyuncularla karşımızda olacak: Ewan McGregor, Ewen Bremner, Jonny Lee Miller ve elbette Robert Carlyle. İlk film ise !f kült bölümünde…
Kısa filmler, belgeseller (David Lynch, Maya Angelou, Marina Abromovich, Rolling Stones vd.) ve müzik filmleri ile müzik etkinlikleri, festivalin en sağlam bölümleri arasında, malum. Öyleyse hoş gelmiş 16. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali! Katalog almayı ihmal etmeyin, 126 filmin ancak onda biri kadarını hatırlayabiliyoruz. İyi seyirler!