Elveda Leyla Erbil… ve merhaba
Sürekli birilerine veda ettiğimiz ya da onlarla vedaya zorlandığımız günlerdeyiz. Bazen bir cinayet, bazen bir hastalık söndürüyor çevremizdeki güzel ruhları. Karşılaştırılamaz iki durum, kuşkusuz. Birinde o vedanın hüznüyle yetinirken, diğerinde öfkenin kaçınılmaz eşliğiyle çıkıyoruz insanlığımızdan. Öyle ya da böyle, acemice taziyeler yazmaya çalışıyoruz sürekli. Bunun acemice olmayanı var mı, onu da bilmiyoruz ki…
Dün, 19 Temmuz 2013’te, Leyla Erbil’e veda ettik. Onun için 82 yaşı üst sınır belirlemişti hastalıkları. İstanbul’la son temas noktası ise, Balat’tı. Psikanalitik bakışı öykü ve romanlarına özgün bir dil, üslup ve anlatımla işleyen Erbil kimisine göre tuhaf’tı, kimisine göre deli, ama hiçbir tabuyu sınır görmeyen, geleneği geldiği gibi kabul etmeyen, kalıplara girmeyen bir ideoloji-bükücüydü. Tuhaflığa ve deliliğe bir övgüydü o. Yıkıcı değil, yeniden yapıcıydı; hiçbir şeyi yerinde saydırmayanlardandı. Hele de edebiyatı… Türkiye Sanatçılar Birliği ve Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kurucularından biri olmuş; PEN Yazarlar Derneği’nin, “Türk dili ve edebiyata egemenliği, aynı, zamanda insana, hayata ve dünyaya karşı sorumlu aydın tavrı,” vurgusuyla Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmişti. Şimdi her yaştan “gencin” zihninde, dilinde, klavyesinde hüzün, özlem, eski bir aradalıklar, satırlarda buluşmuşluklar geziyor.
1950 kuşağına ne kadar aşinayız, dönemin yazarlarını ne kadar okuduk ya da okuyoruz, elbette bizden bize değişir ilgimiz ve bilgimiz. Henüz tanışmayanlarımız için de Google’da farklı bir gezintinin, farklı ciltlerle temasın zamanıdır şimdi. Çünkü hep anlatılageldiği üzere, bambaşka bir arayışlar, yenilikler ve denemeler dönemiydi 1950’ler. Kimler mi vardı? Neler miydi bu yenilikler? Radikal Kitap’ın dünkü makalesinde yer alan “Anlamsıza kadar giden özgürlük” alt başlığı, genel bir fikir vermek ve başka araştırmalara, anahtar sözcük ve isimlere, bireysel keşiflere uzanmak için iyi bir başlangıç noktası.
Huzur içinde yat Leyla Erbil. Ezberleri eğip büken, onlara karşı herdaim direnen ve senin gibi baştan anlamaya, baştan anlatmaya önem veren yeni nesli hem yazılarda, hem de bizzat sahada, yüzünde masken, elinde limonunla tanıdın nasıl olsa…
Bilip tanıyanlara sabırlar, ilk kez tanışacaklara sonsuz keşifler dileriz.
(Fotoğraf: Muhsin Akgün)