Listeler, öneriler, uzlaşımlar…

Listeler, öneriler, uzlaşımlar…

Mehmet Erkurt
20 Şubat 2012

Edebiyatın ve yayıncılığın çok tartışmalı başlıklarından biri olan 100 Temel Eser konusunda gelinen son nokta, Notos edebiyat dergisinin hazırladığı yeni soruşturma dosyasıydı. Dergi, seçici bir kurulla çalışıp alternatif bir 100 Temel Eser listesi önermiş ve bu çalışma büyük ölçüde beğeniyle karşılanmıştı

Geçen yazıda, söz konusu listenin değişmeyen mantığı, eğitimle buluşması ve uygulanabilirliği noktasında işlerin çetrefilleştiğine dair bir girizgâh yapmış, ama konuyu oraya getirmeden, Notos’un ne olduğuna, çalışmalarına biraz değinmiştim. Amaç, bu çalışmayı gerçekleştiren yapıyı tanımak ya da hatırlamak, böylece yapılan işe temel hazırlayan benzer çalışmalara da bu yazıda değinmekti.

Çok şaşırmamakla birlikte, konunun daha bu noktasında bile belli itirazlarla karşılaştım. Notos’a olan yaklaşımım, bazı görüşler tarafından fazla “övgülü” bulundu. Bunlardan biri dışında hiçbiri yorumlara yansımadı, ama sohbetler sırasında “hissettirildi”. Normaldir, yapılan işlerin belli taraflarca sevilmemesinin ardında nesnel ya da duygusal birçok neden yatıyor olabilir. Bazen kurumlara, bazen gruplaşmalara, bazen de kişilere dayalı güvensizlik ya da hoşnutsuzluklar hep olur, olacaktır da. Nesnel nedenlerse, bir sonraki yazıda değineceğim başlıklarla paralellik içeriyordu. Şu an için, eser listeleme konusunun sınırlarında kalalım.

Semih Gümüş, alternatif 100 Temel Eser için öneri liste çalışması üzerine kaleme aldığı iki yazıda, özellikle edebiyat listesi hazırlamanın neden yararlı bir çalışma olduğuna değinmişti. Ön savunu niteliğindeki iki yazı da 100 Temel Eser’e odaklanmaktan ve çalışmaya dair yorumlar getirmekten çok, kitap öneri listelerine karşı durmanın yersizliğinden söz ediyordu. Alternatif 100 Temel Eser listesinin özeline ineceğimiz bir sonraki yazıda bundan da epeyce bahsedeceğim, çünkü görebildiğim kadarıyla, işbu çalışmanın ciddi eksiklerinden biri bu. Çok özel bir çalışmaya, bu kadar üst kümeden ve genel bir açıklama getirmekle yetinmek, bu çalışmanın doğal ihtiyacını ne yazık ki karşılamıyor. Bununla birlikte, liste çalışmalarının geneline ilişkin savunulara katılmamam mümkün değil.

Edebi eserlerin listelenmesine karşı çıkan ciddi bir kesimin varlığını, Notos‘un bu soruşturma dosyalarına yöneltilen tepkilerle öğrendim. Öncelikle bir okur olarak, listeleri sevdiğimi ve yararlı bulduğumu söylemeliyim. Bugüne kadar, edebiyatta ya da sinemada karşıma çıkmış hiçbir eser listesini, yönlendirilen ithamın aksine, bir “dayatma” olarak görmedim. Gümüş’ün de belirttiği gibi, hepsi de farklı insanlardan ya da topluluklardan gelen, gücüne göre belli bir kamuoyunu oluşturabilecek nitelikte birer “öneri”ydi benim için. Öneriler almak ve bunları zevkine, deneyimine, öngörüsüne, yargılarına, yaklaşımlarına, çok yönlü bakışına ve sağduyusuna güvendiğim kişi ya da yayınlardan duymak hem hoşuma gider, hem de işime yarar. Sırf edebiyatta mı? Sözgelimi birçok kez yayımlananan “Yüzyılın en iyi … filmi” listesinin, ilk sıralarında Yurttaş Kane, Baba ya da Rüzgâr Gibi Geçti’den farklı filmlere de yer veren versiyonları gelecek mi diye heyecanla beklerim (Bu filmleri beğenmediğim, hele de küçümsediğim asla düşünülmesin; farklı seslerin, kıstasların ve önerilerin olasılığına duyduğum heyecandan söz ediyorum).

Notos’un da belli sayılarında belirttiği gibi, Time, Boston Globe, Lire gibi yayınlar; Amerikan Kütüphaneler Birliği, Lambda Literary gibi kurumlar; Publisher’s Weekly ve Granta gibi alanın saygın dergileri, kendi editörlüklerinde edebiyat listeleri hazırlamıştır, hâlâ da belli periyotlarla hazırlamaktadır. O halde seçici kurullar toplayıp eser listeleri hazırlamanın, bu anlamda zaten alanın geleneklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Yerli ve yabancı edebiyat ödüllerinin bile, belli jürilerin listelerinden yola çıkarak verildiklerini düşünürsek…

Peki iyi midir bu listeler? Saygınlıkları, belli bir temsil güçleri var mıdır? İşte bu, liste özelinde tartışılmalıdır. Bir kere her liste, her şeyden önce “öznel”dir, tıpkı eleştiri yazıları gibi belli bir öznelliği taşımaları kaçınılmazdır ve bunu, salt bu açıdan yermenin fazla bir anlamı yoktur. Üzerinde durulması gereken nokta, taşıdıkları “belge” değeridir, çünkü her liste, Notos’un da 2007’den bu yana birçok kez vurguladığı üzere, dönemine bir tanıklıktır, eksiğiyle gediğiyle “tarihsel bir dönem saptaması”dır.

Seçici kurulların yapısına ve barındırdığı iç çeşitliliğe bağlı olarak, her listenin dönemsel bir edebi kanonu, bir “uzlaşımı”, kısmen ya da tamamen ifade etmeleri beklenebilir. Beklenmeyebilir de. Ama berraklıkla yapılır; kimler tarafından, ne önceliklerle ve nasıl süreçler sonunda oluşturuldukları bilinir; tıpkı bir akademik araştırmada olduğu gibi, aşılamayan “zayıf noktaları”yla birlikte tanıtılırlarsa, onlara eleştirel yaklaşabilmek mümkün olacağından, nitelikli tartışmalara ortam sağlarlar. Bu eleştiri sürecinde temsil değeri atfedilemeyen ve kabul görmeyen listeler, zaten doğal seleksiyona uğrarlar. Geçerliliğinde söz birliğine varılan listeler ise üzerine konuşulduğu, karşılaştırmalı değerlendirildiği, öznellikleriyle birlikte ele alındığı ve farklı önerilerle eleştirildiği sürece, eleştiri kurumunun biyosferini zenginleştiren etkinlikler olarak varolurlar. Selim İleri’nin de belirttiği gibi, “(l)isteler, gündem oluşturmalarıyla anlamlı; adlandırma ve sıralamalar ise her zaman göreceli(dir).” *

Dolayısıyla liste uygulamasına karşı çıkıp, iş özelindeki hata ve zayıflıkları değerlendirmek yerine uygulamayı tümden hor görmek, benim katılabileceğim bir yaklaşım değil. Aksine, dilerim ki daha çok liste olsun, daha çok öneri olsun. Bunlar birbiriyle çelişsin, çatışsın, çarpışsın. Editörlüklerin ve edebi yapıların sayısı günden güne artsın ve herbiri kendince farklı tema, bağlam, coğrafya, tarih dilimi, okur profili gibi unsurları temel alarak, uzunlu kısalı değişik eser listeleri önersin. Hatta bunu yaparken de, mümkünse standart soruşturmaların ötesine geçsin; gölgede kalmış,” ana akıma” kapılamadığı için adı az duyulmuş / duyulmamış eserleri de gün yüzüne çıkarsın. Edebiyat için, yayıncılık için, yazarlar için, ama her şeyden önce edebiyatseverler, yani okurlar için daha olumlu bir ortam doğabilir mi?

Eser listelerine genel baktığımızda, olumlu ve olumlayıcı bir söylem benimsemek, en azından benzeri düşüncelere sahip olanlar için çok kolay. Ama, tabii ki liste var liste var. Her liste, kendi başlığını oluşturan belli özellikler, kriterler, ortaklıklar ya da benzeri bağlarla bir araya getirilmiş eserlerden oluşuyor. Yani her listenin bir kişiliği, bir varoluş nedeni, bir varoluş biçmi ve oluş süreci var. Oluşturanlarının kimler oldukları; hangi esaslara, önceliklere ve hatta duygulara bağlı olarak çalıştıkları gibi unsurlar, Füsun Akatlı’nın “Yüzyılın 40 romancısı” listesi için de belirttiği üzere, göz ardı edilemez noktalardır.

Notos’un yıllık soruşturma dosyaları kapsamında, alternatif 100 Temel Eser listesinden önce hazırladığı çalışmaları tekrar hatırlayalım: “Ölmeden önce okunması zorunlu 40 kitap” (Nisan-Mayıs 2007), “Yüzyılın 40 romancısı” (Şubat-Mart 2008), “Edebiyatımızda geleceğin ustaları” (Şubat-Mart 2009), “Yüzyılın 40 öykücüsü” (Şubat-Mart 2010), “Çağdaş Türk edebiyatında en iyi 40 şey” (Şubat-Mart 2011). “Yüzyılın 40 romancısı” için Selim İleri de dahil bir çok yazar, belli adların anılmamasını yadırgamıştır. Kimisi, adlara ilişkin bir sıralama yapılmasına karşı çıkmıştır. ON8 blog yazarlarından Vera Kılıçarslan, “Çağdaş Türk edebiyatından en iyi 40 şey” listesinde kadın yazarlara ilişkin hiçbir maddenin olmamasını eleştirir mesela. İşte tam da bu tartışmalardır edebiyatı gündeme oturtan, yapılan bir işin daha iyi yapılması için fikir paylaşımlarına ortam sağlayan, belki de “atlanılan” isimlerin yeniden duyurmaları için eleştirmenleri harekete geçiren.

O halde konu değerlendirmek, sorgulamak ve üzerinde tartışmak olduğunda, her liste tektir, özeldir, ayrıdır. Notos’un önerdiği alternatif 100 Temel Eser listesi de, bu anlamda, kendi özelinde değerlendirilmelidir. Hele de, hem okur kitlesi bağlamında hem de öneri / dayatma sınırının diğer listelerde olduğu kadar kolay bir aritmetikle çözülememesi anlamında, bu kadar özel ve farklı bir listeden söz ediyorsak… ki, bir sonraki yazıda söz edeceğiz.

(Fotoğraf)

, , , ,
Share
Share