May – kııııl!

May – kııııl!

SEVİN OKYAY
Zamanlı Zamansız - 02 Temmuz 2016

Altı yıl önce yazdığım yazıya “Hazin Bir Kayıp” başlığını koymuşum. Ne kadar yazık gerçekten! Daha elli yaşındaydı, İngiltere’de yaşı kadar konser vererek bir dönüş yapmaya hazırlanıyordu. Hatta 2009 Mart’ında Londra’da bir basın toplantısı yapıp This Is It başlıklı bir dizi geri dönüş konserini duyurmuştu. 1997’deki HIStory World Tour’dan bu yana ilk büyük konser dizisi… Jackson, bu şovların ardından emekliye ayrılabileceğini de çıtlattı, ama ağzına hiç yakışmadı.

Önce Londra’da 10 konser düşünmüşlerdi. Sonra bunu Paris, New York City ve Mumbai’deki konserler izleyecekti. Şarkıcının ilk 10 konserden 50 milyon dolar alacağı düşünülüyordu. Londra programı, bilet satışları rekor kırınca değişti. İki saatten kısa sürede bir milyon bilet satılmıştı. Konserler Los Angeles’ta 13 Temmuz’da başlayacaktı. Londra’daki ilk konserden üç hafta önce Jakcson kalpten öldü. Elli yaşındaydı henüz. Elli yaş nedir ki? Sonradan doktoru ihmalden suçlandı, ama iş işten geçmişti. Michael Jackson, müziğini, videolarını, filmlerini ve yalnızlığını geride bırakarak gitti.

Bizler için, yani o Jackson Five ile altı yaşında ilk kez sahneye çıktığında yirmi yaş civarında olanlar için, büyümesini şefkatle izlediğimiz bir çocuktu. Gördüğüm en sevimli veletlerden biri. Hoş, ağabeyleri de şirindi ya. Ama, belki Janet’i bir yana bırakırsak, hiçbiri tek başına onunkiyle mukayese edilecek bir başarıya ulaşamadı. Aile içinde şiddet görmüş, taciz edilmiş çocuklardı. Belki babaları başka bir kadınla evlenip ondan çocuk sahibi olunca bir nebze rahat etmişlerdir. Bizden sonraki kuşaklar ise, onunla birlikte çocukluklarının bir parçasını kaybetti. Bir dönem kapandı, bir rüya bitti.  Genç bir arkadaşımın dediği gibi, “Medyanın acımasızca yıprattığı sanatçının eriyip gidişi” onlarda da hüzün uyandırdı.

Michael, çocuk sevgisi yüzünden başını hayli belaya sokmuştur. Ben çocuk tacizi suçlamalarını hak ettiğine hiç inanmadım. Gerçi bu yüzden sık sık aptal muamelesi gördüm, ama memnuniyetle söyleyeyim ki, South Park’ın hiç de aptal olmayan iki yaratıcısı, Trey Parker ile Matt Stone da benimle aynı fikirdeydi. Animasyon dizinin ona ayrılmış bir bölümünde ona çok iyi davranmışlardı.

Michael Jackson hayattaki tek çocukluk tecrübesini, kendi çocuklarıyla birlikte yaşamıştır diye düşünüyorum.

Çocukluğun ne olduğunu bilemedi hiç, çünkü normal yaşamadı. Aniden sadece şöhret değil, star oldu. Nasıl normal davranılacağını da asla öğrenemedi. Ağabeylerinin oluşturduğu gruba katıldı, Motown plak şirketine götürüldü. Orada, şirketin sahibi Berry Gordy’nin yanında, nasıl efsane olunacağını, insanın kendisine nasıl uygun bir imaj yaratacağını öğrendi. Dokuz yaşındaydı ve stardı. Gordy’nin yardımıyla plak satışları arttı, ama para ona değil, Gordy’ye gitti. Hakkında öğrendiği ilk gerçekler de bunlardı.

Babası öfkeli bir adamdı, onu ve sekiz kardeşini döverdi. La Toya’ya göre, onu ve Michael’ı cinsel olarak da taciz etmişti. Ağabeyleri Jackie, Tito, Jermaine, Marlon ve Randy’ye gelince, onlar şöhretin cazibesine kapılmıştı. O sıralarda babaları evlendi. Grubun sefası da üç yıl sürdü. Para kazanamadıklarını anlayınca Columbia’ya gittiler. Gordy onların Jackson Five adını bile kullanmasına izin vermedi. Michael 14 yaşındaydı.

Beş yıl içinde kendisini toparladı, babasının yumruğu altından uzaklaştı ve iki albüm yaptı. İlk albümünü unutmak mümkün değil. 1979 yapımı Off the Wall, müzik dünyasını şaşırtan bir albümdü. Michael Jackson da o sıralar yeteneğini yeni sergilemeye başlamış, kara derili olmaktan hoşnut, çok çekici bir çocuk. Albümün kapağındaki resimde çok keyifli görünür.

Ama benim asıl unutamadığım üç yıl sonraki Thriller’dır. Kimsenin de unutmuş olduğunu sanmam. O sıralar daha ailesiyle yaşıyormuş. Ne de olsa, tek geçim kaynaklarıydı. Thriller’ın videosundaki çevik, sevimli halini unutamıyorum. Bir de, dansını. Michael gerçekten de gördüğüm dansçıların en iyisiydi. İki yaşında MTV’de videosu gösterilmişti. O sıralar American Werewolf in London ile şöhretini perçinlemiş John Landis’in yönettiği, korku janrının en büyük adlarından Vincent Price’ın anlatıcısı olduğu bir video. Hayatımın en unutulmaz Michael Jackson anısıdır. Aynı zamanda gelmiş geçmiş en çok satan albümmüş, dünyada 65 milyon satmıştı.

Aslında popun inkâr kabul etmez ikonu nasıl ölürse ölsün, şaşıracaktık. Çünkü iyisiyle de, kötüsüyle de bu dünyaya ait değil gibiydi. Başka gezegenden gelmiş bir çocuktu. Peter Pan’di, E.T.’ydi. Gerçi son yıllarda, onca zamandır hayran olduğumuz Michael’a benzemiyordu, ama gene de süperstardı. Teknolojinin yardımıyla, sanırım Michael’ı ağabeyleriyle dans edip şarkı söylerken ya da Moonwalk yürüyüşü yaparken görmemiş kimse kalmamıştır. Bütün o kanıtlanmayan suçlamalar da sevdiğimiz Michael’ı, I Want You Back, ABC, Don’t Stop Til You Get Enough, Rock With You’nun Michael’ını unutturamadı bize.

Bir arkadaşımın İngilizce olarak yazdıklarını çevireyim, en iyisi: “Ne hazin bir kayıp. Huzur içinde yat, Michael. Seni sevmiştik.” Bir de şunu söyleyeyim. Thriller’ı ve Moonwalk’unu ömür boyu unutamam. İnan bana, genç bir Travolta bile senin kadar iyi dans edemezdi, Michael.

 

, , , , , , ,
Share
Share