Zoran Drvenkar’dan kısa biyografik bir hikâye

Zoran Drvenkar’dan kısa biyografik bir hikâye

ON8
22 Mayıs 2012

ON8’in dün piyasaya çıkan kitabı Onlardan Biri‘nin yazarı Zoran Drvenkar, hayatını kendi ağzından bizlere bir öykü gibi anlatıyor. Avrupa edebiyatının bu yeni, genç ve özgün sesini dinlemek için lütfen buyurun.

***

Her şey, zamanında Yugoslavya adını taşıyan uzak bir ülkede başladı. Oğlan doğduğunda gün ağrıyordu. 19 Temmuz 1967, yaz ortasıydı ve doğduğum kentte kar diz boyuydu. Yaklaşık 15 dakika için. Sonra ben doğdum ve kar hiç yağmamışçasına kayboldu. Buna kimse anlam veremedi. Yaz ortasında bir kış çocuğu olmam böyle gerçekleşti. Adım, gün ağarırken doğan anlamına geliyor.

Üç yaşındayken annemle babam ülkeyi terk etme kararı aldılar. Almanya’da her şeyin daha iyi olduğunu sanıyorlardı. Öyleydi de. Kız kardeşlerim ve benim için. Okula gidiyorduk, serpilip büyüyorduk ve Philippistraße’de, yani Berlin’in en inanılmaz sokağında oturuyorduk. Orada her şey vardı. Bodrumda saklanan zırdeliler ve devasa küvetler gibi yere gömülü futbol alanları. Hava kararıncaya kadar sokakta kalan oğlanlar ve gizlice öpülen kızlar. Bunlar annemle babamı fazlaca ilgilendirmiyordu, ama biz çocuklar mutluluktan neredeyse çatlıyorduk. Her şey harika, gürültülü ve esrarengizdi, bazen de sessiz, ıssız ve hüzünlü, ama bunun da bir zararı yoktu, çünkü çok geçmeden her şeyin yine harika olacağını biliyorduk.

Beş yaşındayken bir sonraki mucize gerçekleşti. Okumayı öğrendim. Dokuz yaşındayken fena halde âşıktım. On üç yaşındayken ilk şiirimi yazdım ve artık mucizelerin peş peşe geleceğinden emindim. Geldiler de. Okul hayatımı batırdım, ki bu büyük bir mucizeydi, benim kadar salakça davranan başkası yoktu. 7. ve 10. sınıfta çaktım, liseden mezun olmayı da başaramadım. İyi olduğum yalnızca üç şey vardı. Kitap okumak, müzik dinlemek ve film seyretmek. Yazmayı henüz öğreniyordum, iyi değildim daha bu konuda.

Sonra en büyük mucize gerçekleşti. 22 yaşındaydım ve henüz kim olduğumdan emin değildim, derken Gregor’la karşılaştım. Gregor* bana, “Paramızı birleştireceğiz, sen yazmaya başlayacaksın, sonra da ünlü olacaksın, bense o zamana kadar taksicilikle geçimimizi sağlayacağım, nasıl fikir sence?” dedi. Bence çok güzel fikirdi. Aradan dokuz yıl geçti. Sonra ilk kitabım yayımlandı ve Gregor taksiciliği bıraktı. Çok iyi dosttuk, hâlâ da öyleyiz.

Temmuzda kar yağdığına bir daha hiç şahit olmadım. Annemle babam çoktan Berlin’den taşındılar, ben de artık orada yaşamıyorum, ama yaşam hâlâ harika, bazen de sessiz ve hüzünlü, buna karşılık neredeyse her gün küçük mucizeler yağıyor, bense dışarda durup onlardan bazılarını yakalamaya çalışıyorum. Hayatım böyle. Ve zamanında Yugoslavya adını taşıyan uzak bir ülkede başladı.

* Knallhart adlı romanı sinemaya uyarlanan yazar Gregor Tessnow’dan söz ediyor.

Zoran Drvenkar

, , , , , , ,
Share
Share