Dağın haberi olsun #2
Amerika’nın markası: James Patterson
Dünyaya marka ihraç etmekte eli pek açık olan Amerika, sadece Google, Facebook gibi yazılım ya da Amazon gibi ticaret devlerini değil, yayıncılık sektöründe de dev yetiştirebiliyor. Stephen King’i bile gölgede bırakan, gerilim yazarı James Patterson, Forbes dergisinin açıkladığı rakamlara göre Mayıs 2010-Nisan 2011 tarihleri arasında kazandığı 84 milyon dolarla en çok kazanan yazar durumunda. Bir önceki yılın aynı döneminde 70 milyon dolar kazanan yazar, ABD’deki yayıncılık dünyasının küçülmesine ve kitapçıların birer birer kapanmasına rağmen kârını artırmayı başarabildi. Hachette Grubu’yla 2009 yılında yaptığı 17 kitaplık anlaşmanın değeri 150 milyon dolar olan Patterson, geçen yılın sonunda 20 kitabını çoksatanlar listesine sokmayı başardı. Anlaşma uyarınca ağustosta Kill Me If You Can, eylülde Daniel X, ekimde Christmas Wedding, kasımda Kill Alex Cross ve aralıkta da Witch and Wizard kitaplarını çıkaracak. Bazılarına hiç uğramayan ilham perisi, anlaşılan Patterson’dan hiç ayrılmıyor. Yazar, her ay bir kitap yazabilecek enerjiyi ve ilhamı kendinde bulabiliyor. Ah minel aşk! Unutmadan, kendisi boş zamanlarında çocuk kitapları ve sinema eleştirileri de yazıyor!
Kaynak: http://www.forbes.com/sites/jeffbercovici/2011/08/17/the-worlds-highest-paid-authors/
•••
Metroda, otobüste kitap okuyanları dikizler misiniz?
Kulaklarını geçirmiş, otobüsün veya metronun sakin sessizliğine kavuşmuş bir okurun elindeki kitabın ne olduğuna bakmak için bazen takla bile attığınız oluyor mu? Sadece kitabın adına da değil, kullandığı ayracın ne olduğuna, hangi sayfasına geldiğine, ne kadar hızlı okuduğuna ve okurken dudaklarını hareket ettirip ettirmediğine de dikkat ediyor musunuz? Eh, eğer böyle bir eğlenceniz varsa, e-kitaplar piyasada iyice yayıldığında bu önemli ayrıntıdan mahrum kalacaksınız demektir. Küçük bir elektronik aletten, kişinin hangi kitabı okuduğunu ve kaçıncı sayfada olduğunu ne yazık ki anlamamız mümkün değil. Can sıkıcı mı? Eh, dünya değişirken alışkanlıklar ve âdetler de elbette değişecek. Yine de kâğıttan kitaplarını okumak için yollara düşmüş insanlar, sayıları azalsa da hiç bitmeyecek. Aşağıdaki blog yazarının yaptığı gibi, belki bizim ülkemizde de, toplu taşım araçlarında kitap okuyanların bir sergisi yapılır. Ne dersiniz, iyi bir fikir değil mi?
Blog: http://peoplereading.blogspot.com/
•••
Elif Şafak intihal mi yaptı? İki kere?
Türkiye’de bir rekorla 200.000 baskı yaparak piyasaya giren İskender, Elif Şafak’ın İngiltere’de İngilizce yazdığı son kitabı. İngiltere’deki göç sorununa değinen yapıt ise çıktığı günden bu yana tartışılıyor. Elif Şafak’ın, erkek kılığına girerek kendini kapağa taşımasından, intihal suçlamalarına kadar birçok blogda ve gazetede hakkında yazılar çıktı. Önce Oray Eğin, Akşam’daki köşesinde, kitabın kapağının Genius Within: The Inner Life of Gleen Gould isimli belgeselin afişine benzediğini iddia ederek kapağın çalıntı olduğunu söyledi. Kapağın tasarımcısı Alameti Farika ajansı ise, blogundan bu iddiayı “Bu Kapağı Oy Birliğiyle Çaldık” açıklaması yaparak yalanladı. İlk intihal salvosunu atlatan Şafak, bu kez de kitabının intihal olduğu iddiasıyla karşı karşıya kaldı. Zadie Smith’in Beyaz Diş isimli kitabının çevirmeni Mefkure Bayatlı, Şafak’ın kitabının Smith’in kitabıyla “esinlenmeyi aşan benzerlikler içerdiğini” söyleyerek Şafak’u suçladı. Fikir Mahsülleri Ofisi isimli blog da iki kitabın arasındaki benzerlikleri sıralayan bir yazı yazdı. Elif Şafak ise bu suçlamalara karşı, “Yeter artık, bıktım! Zaten İngiltere’de yazdığım, İngiliz yayıncımın çok severek satır satır okuduğu, İngiliz ajansımın çok severek temsil ettiği “İskender” dünyanın en iyi yayınevlerinden Penguin ve Viking tarafından 2012 senesinde İngiltere’de ve ABD’de peş peşe basılacak. Hal böyle iken Türkiye’de bir avuç insanın beni yıpratmak için, gayet maksatlı bir biçimde ortaya attığı bu suçlamaları ciddiye almıyorum,” diyerek son noktayı koydu. Bize de elçilik yapmak kaldı.