Dağın haberi olsun #20
Çocuk kitaplarında karanlık tema tartışması
İngiltere’de birkaç hafta önce BBC’de yayınlanan bir kahvaltı programında, ünlü çocuk edebiyatı yazarı GP Taylor çocuk edebiyatının gitgide daha da karanlıklaştığını ve bir önlem olarak kitaplara yaş etiketi konulması gerektiğini belirtti. Son yazdığı üçleme Vampir Labirenti kitaplarına da değinen Taylor şunları ekledi: “Ben kitabı yazdım ve öylece çıktı, tekrar okumadım. Okuyup eleştirilerini gönderenler de, bu kitabın hayatlarında gördükleri en korkutucu kitap olduğunu söylediler. Fikrimi değiştiriyorum: Sanırım çocuk edebiyatı biraz çizmeyi aştı.” Kendi yazdığı kitabın korkutucu bulunması karşısında bir anlamda yaptığı şeyi fark eden Taylor’a diğer bir ünlü ve ödüllü yazar yanıt verdi. Prestijli Carnegie Madalyası’nı ikinci kez üst üste alan Patrick Ness ise, Taylor’un saptamalarına katıldı, ancak başka bir açı önerdi: “Siz bir de çocukların yazdıklarına bakın. Jüri olarak katıldığım yarışmalarda okuduğum dosyalar, benim hayal gücümün ötesinde bir karanlık dünya içeriyor. Çocuklar bu dünyaya bakıyorlar, internette porno izliyorlar, haberleri izliyor, filmleri seyrediyorlar. Bu olanları yok sayamazsınız. Hayatın karanlık tarafını görmezden gelmek sorumsuz bir davranış.” Sizce durum nasıl? Vampirlerle, büyücülerle ve karanlık yaratıklarla dolup çocuk edebiyatı çizmeyi aştı mı yoksa tek yaptığı şey hayatı yansıtmak mı?
Kaynak: Guardian
***
Bill Gates iPhone’u 20 yıl önce icat etmiş!
Teknolojiyi ve interneti bambaşka bir hale büründüren akıllı telefonların mihenk taşı olan ve Apple şirketini düzlüğe çıkarmakla kalmayıp dünyanın en değerli şirketlerinden biri haline getiren iPhone ve muadilleri, aslında Bill Gates’in 1995 yılında yazdığı The Road Ahead (Önümüzdeki Yol) isimli kitapta dillendiriliyor. Windows’un kurucusu, dünyanın en zengin insanlarından biri olan Bill Gates bu kitapta, gelecekte insanların kullanacağından emin olduğu bir ürünün öngörüsünde bulunuyor: Wallet PC, yani Cüzdan Bilgisayarı (eh cep diyemedi diye fazla yüklenmeyelim!). Gates’in sözcükleriyle Nostradamusluk bu öngörü şöyle:
Yanınızda neler taşırsınız? Anahtar, kimlik, para ve saat. Belki kredi kartı, çek defteri, bilet, telefon rehberi, ajanda, not defteri, okuyacak bir kitap, bir fotoğraf makinesi, ses kaydecisi, cep telefonu, çağrı cihazı, konser bileti, harita, pusula, hesap makinesi, elektronik kart, fotoğraf ve belki yardıma ihtiyacınız olduğunda kullanmak üzere bir düdük!
Adına Cüzdan Bilgisayarı dediğim bir bilgi aygıtıyla bunların hepsini taşıyabileceksiniz – hattâ daha fazlasını. Bir cüzdan boyutunda olacak, bu sayede cebinizde ya da cüzdanınızda taşıyabileceksiniz. Mesajlarınızı ve randevularınızı gösterebilecek, e-mail okuyup gönderebilmenizi sağlayacak, hava durumunu ve borsa bilgilerini görüntüleyecek ve hem basit hem de karmaşık oyunları oynatabilecek. Bir toplantıda bu aygıt sayesinde not alabilecek, randevularınızı kontrol edebilecek, sıkıldıysanız başka bilgilere bakacaksınız ya da çocuklarınızın binlerce fotoğrafından birkaçına bakacaksınız.
Kaynak: Brain Pickings
***
Márquez, yaşlılık bunaması sebebiyle yazamıyor
Yüzyıllık Yalnızlık‘ın büyük yazarı Gabriel García Márquez, 1999 yılında yakalandığı lenf kanserini atlatmış olmasına rağmen, gördüğü kemoterapi tedavisinin yan etkisi olarak ortaya çıkan dementia (bunama) hastalığına yakalandı. Bu sözler, büyük yazarın kardeşine ait. Kanserden kurtulmak için girdiği kemoterapi tedavisinin, yazarın beyin nöronlarına ve sinirlerine çok hasar verdiğini, bu nedenle de bunama sürecinin hızlandığını da sözlerine ekledi. “Bunama, bizim ailemize özgü bir hastalık. Onu ölümün eşiğine getiren kanser yüzünden bu hastalığa çok erken yakalandı,” diye devam eden Jaime García Márquez, yalan yanlış bilgilerin dolaşmasını engellemek için bu açıklamayı yapmaya sorumlu hissettiğini söylüyor. “Kemoterapi onu mahvetti. Birçok nöronu, vücudun savunma sistemini ve hücrelerini yok edip süreci hızlandırdı. Ancak nüktedanlığından, neşesinden hiçbir şey kaybetmedi,” diyor kardeş Márquez. Büyük yazarın artık kitap yazmıyor oluşunun sebebinin de bu olduğunu söylüyor. Biyografisinin ikinci bölümünü yazıp yazamayacağı sorulduğunda, “Ne yazık ki bunun mümkün olabileceğini sanmıyorum. Umarım yanılırım,” diyor üzüntüyle.
Kaynak: Guardian
Fotoğraf: Vasco Szinetar & Gabriel García Márquez, Caracas, 1982