Aşk, Ergenlik ve Şiddet
Oysa Aşk’ın kapağı kitabın adına öyle uyuyor ki. Ama kapak tasarımı da bir o kadar zarif. Yazının başlığı ise pek sevimli değil. Ne var ki, hepsinden söz etmek istediğim için başka çarem yok. Hayret, çünkü Oysa Aşk sadece 153 sayfalık bir kitap. Hatta bence yukarıdaki başlıktan bir madde de eksik. Oysa “çeviri”yi de eklemek isterdim, Pınar Savaş’a saygılarımla…
Kitabın konusu güzel, gencecik bir kızla ondan az kabaca, gözü kara bir delikanlının… aşkları. Ya da, aşk olduğuna inandıkları duygular bütünü diyelim.
Marga ile Ramiro gençler. Hele Marga, yeniyetme tanımının ta kendisi. O on altı yaşında, Ramiro on sekiz. Birbirlerine âşıklar.
“İlk aşkın bir öncesi ve sonrası var mıdır?
Geçmişte hayat var mıdır?
Hiçbir şey yokken hayat var mıydı?
Bir an geldi kendi bedeniyle oynamak için, bebeklerle oynamaktan vazgeçti. Bir an geldi, kendine aynada bakmak için, düş görmeyi bıraktı. Bir an geldi, var olmak için, hayal kurmayı bıraktı. Bir an geldi, masumiyetin yerini gerçeklik aldı. Bir an geldi ve duyguları, yüreği, gözyaşları bir insana dönüştü.
Bir anda.”
Bu alıntıda, sizi şaşırtmamak için çift tırnak kullandım. Oysa, kitabın yazarı Jordi Sierra i Fabra kullanmıyor, konuşmaları da öylesine bir akış halinde bırakmış. Belki en başta yadırgayabilirsiniz ama, hemen sonra yazarın bu seçiminin, Oysa Aşk’ın akışını, ritmini hızlandırdığını keşfedeceksiniz. Elbette bunda çevirinin de payı var. Pınar Savaş’ın çevirisi, insanda sanki araya hiç yazar, çevirmen girmiyormuş da, Marga ile Ramiro’nun konuşmalarını, ya da Marga’nın aşkı üzerine düşündüklerini duyuyormuşuz hissi uyandırıyor bizde.
Marga’nın hayatı uyumak, ders çalışmak, kız arkadaşları, ille de Laia’dan ibaretti. Derken Ramiro geldi. Ve “Daima!” dedi. Marga âşık. Â-şık. Ve Ramiro değişti. “Her dakika arayan, sorular soran, kuşkulanan, sürekli bir şeye kızgın olan delikanlıya değil de, başlangıçtaki sevecen, özenli, şahane Ramiro’ya”. Giyimine karışan, yanından geçenlere kötü kötü bakan, Marga’yı hırpalayan, iki gözü birer kor olmuş bir yabancı…
Jordi Sierra i Fabra pek anlaşılmasa da mutlu eden ergen aşkından yola çıkıp şiddete getiriyor bizi. Kimin kabahati? Elbette Marga’nın! Ramiro’yu kışkırtmasa bunların hiçbiri olmazdı. Yoksa Ramino onu her şeyden çok seviyor. Aşkım… aşkım… aşkım…
Esas mesele ise, Marga’nın küçük bir kız olmasında. Yeniyetmelikte bile tecrübesi yok. Örneğin, dersler mi, Ramiro mu? Özgürlük mü, Ramiro mu? Peki ya Laia? Sevgili arkadaşını Ramiro için feda etmeye değer mi? Annesiyle babası ise başka hikâye. Onlardan akıl danışsa, yardım istese onu dinlerler mi? Peki, aşk böyle bir şey mi?
Fabra, İspanya’nın hatta belki Avrupa’nın en sevilen, en çok satan yazarlarından biri. Aklınızı şaşırtacak uzunlukta, kitap basım tarihleri, ödüller, satış rekorlarıyla dolu bir biyografisi var. 1947’de Barcelona’da doğdu, ilk kitabı 1972’de çıkan bir pop tarihi. Yazarımız kurmaca kitaplar yazmaya başlamadan önce müzikle uğraştı, yıldız müzisyenlerle dünyayı dolaştı, müzik kitapları yazdı. Jordi Sierra i Fabra daha romanlarıyla meşhur olmadan önce, müzik dünyasında tanınan biriydi.
Şimdi de ülkesinde gençlik romancısı olarak en sevilen, İspanyol edebiyatının en çok okunan kişisi. Oysa Aşk’ta da bir ilişkiyi “ilmek ilmek söküyor”. Ergenliğe gelince, sahiden de ergenlerin aşkları kısa mı sürer acaba?
Üstelik bu kitap, şiddet karşısında gözünü açabilecek her yaştan kadına ve özellikle, 2013 Ekim’inde Tarrega’da, 18 yaşındaki eski sevgilisi tarafından öldürülen, 14 yaşındaki talihsiz Alba Marti’ye ithaf edilmiş.
Oysa Aşk’ın benim için bir anlamı daha var: Sade ve iyi çeviri demek. Marga’nın kendisi gibi küçük ve narin bir kitap/çeviri olarak diğerlerinin, çok daha karmaşık, çetrefil metinlerin arasına girip karşımıza çıktığında, tam da bir yeniyetmeye benziyordu. Tozpembe tüllü elbisesiyle… Şunu düşünmüştüm: Aslında Oysa Aşk da bir anlamda zor bir metin, dolayısıyla da zor bir çeviri. Her çevirinin zorlukları vardır zaten. Tertemiz, pırıl pırıl, genç bir metni çok bilmiş, allâme bir metin haline getirmeden çevirmek de bir başarıdır. Oysa Aşk’ı okuyacak olanlar: İyi bir çeviri okuyacaksınız.