Derken Öfke Elden Ele… (2)
“Kıs şunun sesini!” demişti kadın. “Kıs!”. Kısar mısın bile değil. Kıs! Peki o ne yapmıştı? Cevabı yapıştıracağı yerde… Fakir ama…
“Kıs şunun sesini!” demişti kadın. “Kıs!”. Kısar mısın bile değil. Kıs! Peki o ne yapmıştı? Cevabı yapıştıracağı yerde… Fakir ama…
Yelkovanım birkaç saniye normal ilerliyor, sonra üç aceleci adım atıyordu. Tık, tık, tık, tık, tıktıktık, tık, tık, tık, tık, tıktıktık……
Sabahın köründe kalkmış, kaldığımız pansiyonun önündeki plastik masalardan birinde oturuyor. “Yine mi uyuyamadın Hakan?” diye sordum. “Ağustos böcekleri yüzünden,” dedi….
Güneşin ilk ışıkları çadırın üstüne düşer düşmez içerisi fırın gibi ısınmaya başladı. Yattığım yerde yüzükoyun dönerek gözlerimi sıktım ve kendi…
Her gün güneş tam tepemizdeyken geliyordu. Ayaklarımın dibindeki taşa, evden getirdiği minderi koyup oturuyordu. İlkin yan yana yürüyen iki baston…
Oysa Aşk’ın kapağı kitabın adına öyle uyuyor ki. Ama kapak tasarımı da bir o kadar zarif. Yazının başlığı ise pek…
Annem oda kapısında durmuş, içi tıka basa dolu hasır plaj çantasını bir omuzundan diğerine geçirirken, kim bilir kaçıncı kez aynı…