“Bir gün Lizbon’a trenle gideriz belki…”
İki karabiber ağacının birbirine sarıldığı gölgede oturuyordum. Yanımdaki kız telefonundan Beirut’u açtı: Vagabond. Beraber izlemeye başladık. Arada yüzüne bakıyordum. Acaba,…
İki karabiber ağacının birbirine sarıldığı gölgede oturuyordum. Yanımdaki kız telefonundan Beirut’u açtı: Vagabond. Beraber izlemeye başladık. Arada yüzüne bakıyordum. Acaba,…
Sol gözüm şişmiş azıcık. Dokununca anladım. Sızlıyor da üstelik. İsmet Amca’nın dükkân camından yansımama baktım. Çok belli olmuyor gibi. Duramadım…
Telefonum çaldı. Elimi uzattım. Yok! Ulaşamıyorum. Hâlâ çalıyor. Gözlerimi açmadan doğruldum. El yordamıyla sese ulaşmaya çalışıyorum ama nafile. “Bu uyandırma…