Örümcek
Yatağın ayakucuna ilişip gözünü odada gezdirdi. Duvarlar sığ bir suyu andıran yeşile boyanmış. Oturduğu yatağın üstüne simli bir yatak örtüsü…
Yatağın ayakucuna ilişip gözünü odada gezdirdi. Duvarlar sığ bir suyu andıran yeşile boyanmış. Oturduğu yatağın üstüne simli bir yatak örtüsü…
“Başın sağ olsun,” dedi Oğuz Abi, telefonda sesi titreyerek. “Yaşar’ı kaybettik.” Sesi bir yıldız kadar uzak, soğuktu. Ağzımı açtım, kelimeler…
Otobüs terminalinde babam karşıladı. Annemi görmeyince şaşırdım. Her zaman ikisi birlikte gelirler. Sabahtan beri sevdiğim yemekleri yapıyormuş, ocağın üstünde dolma…
İçerisi boş. Elimde mavisi bozarmış bir bez, masaları siliyorum. Masaların yüksekliği neredeyse göğüs hizamda. Ayaktayken her tarafını silmek güç. Bazen…
Odada ondan başka kimse yok. Hafta sonu çıkmamış, ders çalışıyor. Geldiğimi görünce elindeki kalemi attı, arkasına yaslandı. “Gel otur,” dedi….
“Güvercinleri ürkütüyorsun!” Yine başımız belada bu kaçık ihtiyarla. Kaç kere dalaştık. Güvercinleri kaçırıyorsun, ekmek paramla oynuyorsun diye, geldiğim günden beri…
İyi hikâyeciyi nereden tanırsınız? Hadi, öykücüyü diyelim. Ben çocukluğumdan beri, onlarca yıl boyunca, şimdi öykü denen şeye hikâye dendiği, hikâye…