SAA-1 / 054 Bir şeyler olacak yarın
Bu öykünün zor tarafı bana aitti. Yazarken kurtulmaya çalışsam da, bittiğinde hayata yine geri dönecektim. Kalbim boş bir kâğıt gibi…
Bu öykünün zor tarafı bana aitti. Yazarken kurtulmaya çalışsam da, bittiğinde hayata yine geri dönecektim. Kalbim boş bir kâğıt gibi…
Kelimelerden kimseye bahsetmemeye başladım. Fakat kelimeler beni rahat bırakmadı. Mesela Müjde. Ondan çok kaçmaya çalıştım, ama beceremedim. Sonunda tuttum ellerinden…
Biraz çöpleri dolaştım. Bizim mahalleden pek bir şey çıkmaz, biliyorum, sahildeki zengin evlerinin oralara gittim. Birisi kocaman saksı atmış. Üzerinde…
Bu varlık bize mutluluk getirir diye düşünmüştüm. Ama işte insanın karnı tok olunca, kafaya başka şeyler üşüşüyor. Diyorlar ki, edebiyat…
Yusuf Abi başını yere eğdi. “Amca kusuruma bakma. Bir daha olmaz. Hem başka yere taşınsam ne olacak? Her yer cehennem…
“Gevezeliğe gerek yok. Sana işim düştü işte. Benim bir ahretliğim var. Ona yardım edeceksin bir süre. İyice yaşlandı. Fazla da…
Önüme gelen ilk çöp bidonuna basıp bir evin duvarına sıçradım. Oradan da bahçeye atladım. Buraları avucumun içi gibi biliyordum neyse…
Berber Kâzım’ın okunmayan şiirleri giderek dert olmaya başladı. Sadece Berber’in derdi değildi bu. Ben anlamıştım; ama mahalleli geç kalmıştı bu…
Münire Abla sokakta önümü kesti. “Hu, gözün aydın!” dedi. “Hayırdır?” “Aşkolsun sana vallahi. Ablandan saklıyorsun böyle şeyleri…” “Ne olmuş abla?”…
“Ona Ustura ismini taktım ben,” dedi Ressam Ruhan. “Fuar’daki hayvanat bahçesinden kaçmış. Asansör’ün tepesinde yuvası var. Bizimkilere kafayı taktı. Sakın…